24.5.13

saygıda kusur

babam eşşoğlu eşekti
behrinda, sevdiğim
eşekliklerim çok eskiye dayanır
nenem dedemden
annem babamdan çok çekti

bu yüzden çocuk yapmayalım
behrinda, çiçeğim
bizde eşeklik ırsi
müstakbel oğlum da eşektir

ama boyuna sevişelim
behrinda
belki de camdaki karaltı eceldir
son kez bakayım sana
benim sandığım gözlerle
şiirler oku dudağıma
behrinda

17.5.13

iyi ki doğdun behrinda!

terzi chelsea'ya vücut ölçülerini verdim
behrinda, buhranım
özlemim
senle delaunsua kırlarında uçurtma uçurduğumuzda
saddam asılmamıştı henüz
hatırlar mısın
ellerini ellerimden
kaçırışlarını?

bugün yirmiüçüne bastın
behrinda
yirmiüç yıldır değmedi
dudağına dudağım.
iyi ki varsın

kendini bulmak

+ daha çok kendini bul ve bil sonra yazmaya başla diyorum
- e kendimi biliyorum da doğru mu biliyorum onu bilmiyorum
+ bilmiyoruz, hiçbirimiz kendimizi bilmiyoruz. bilseydik çoktan bir şeyler üretmiş olurduk.
- sözlerinde sitem sezdim üstad ancak hak verdim
mesela ben yalnız gibiyim ama arkadaşlarım var belirli bir düşünce sistemim ve yıkılmaz görüşlerim yok
bir olay karşısında sürekli aynı tepkiyi gösteremiyorum mesela
+ "tepki üretiyorum" diyorsun yani?
- yani, evet ya da bir durum karşısında aynı tepkiyi gösteremiyorum diyorum bu da düşüncelerimi sağlam bir zemine oturtamamış olmamdan kaynaklanıyor yani konuşmak için konuşuyorum bir nevi
+ o zaman kendi kendine konuşmaktan korkman yersiz. olası "deli misin lan?" yargılarına hazır tepkilerin vardır cebinde.
- haklısın üstad zaten çoğu olay karşısında susuyorum cevabı içimden veriyorum
belki hak verilecek düşünceme ama bu bir şeyi değiştirmeyecek
+ değiştirmese de elinden geleni yapmış olursun. kuşun yanan ormanı söndürmeye çalışması gibi.
- o da doğru ama bir de ters tepki lama gibi bir ihtimal var yangını körüklendirmedir bu da
+ söndürücü tepki üretmelisin, güçlendirici değil
- işte üstad üretemiyorsan susuyorsun
+ üretmek için kendinle konuşmaya başlaman lazım. daha az tüketmen lazım. üretmeye bugün başlamak lazım yarın geç olabilir.
- her konuda bugün ü savunmuyorum mesela. hocalar bir ödev veriyor yarın diye diye bir bakmışım yapmamışım ödevi. diğer türlü üretmeler için de kafanda bir şimşek çakması lazım yani bir başlangıç suyu can suyu
+ bu can suyu gökten yağmayacak herhalde. senin bulman lazım. üretmen lazım.
şiir yazmak güzel bir başlangıç. üretmenin en temeli, en ucuzu belki de.
- kendimi bulsam suyu da bulacağım zaten kafam çok karışık
bu hep önümde engel şartlı bir yalnızlık yaşıyorum düşüncelerim bulanık ne yapacağımı bilmiyorum bazan
bazen
+ kulüplere katıl üstad. her ne olursa. edebiyat, kültür, spor, gezi koca üniversitede illaki senlik bir kulüp vardır. katıl ve diğer insanlar ne yapıyorsa sen de onu yap. en azından bir süre.
- eyvallah üstad bir süre daha böyle idare edebilirim
+ kendini yalnız bırakan sensin üstad.
kendini de bulamayınca iyice yalnız kalıyorsun. burak aksak ne diyor? "iyi ki ben varım lan! ben de olmasam geberirim yalnızlıktan"
- biliyorum zaten. kendi kendimi alıkoyuyorum bazı şeylerden bunu neden yaptığımı da bilmiyorum
+ bir yerden başla üstad. artık zamanı.
- ah üstad kendimi diğerleriyle aynı kefeye koyabilsem başlayacağım da olmuyor işte sürekli 1-0 yenik mişim gibi geliyor hep bir başkası karşısında kenidmi küçültüyorum buna engel olamıyorum
+ kendini küçük görüyor olman sorun değil. senin gibi insanların olmadığını sanman sorun.
- belki vardır da onlar da benim gibi hiç dışa vurmuyordur üstad
+ sen başlat. belki ilk adımı senden bekliyorlardır. belki dünyanın %70i aynı durumdadır.
- nasıl mesela üstad. nasıl başlatayım?
+ üreterek, üretmek seni kendine götürecek.
- eyvallah üstad
inşallah bir gün o potansiyeli kendimde bulacağım
+ hepimiz bir gün büyük bir sermaye bulup iş kuracağımızı düşlüyoruz. o olmayacak arkadaşlar. biz kapitalist değiliz, biz akbaba da değiliz. biz işçiyiz, yapıcıyız, üreticiyiz.
- işçiyiz ve işçinin yanındayız.

gidiyordun

gidiyordun sen,
"ben de dedim gölgen",
gölgeni bırakmıştın geride,
renksizdin ama gerçek gibiydin.
konuşmuyordun ama hareket ediyordun sadece.
gidiyordun, sen giderken,
birbirine küstü kuşlar.
mantıksızdı ötmeleri, onlar da sustular.


gittin sen, gözyaşlarımla çiçekleri suladım.
hiç görmediğim kadar ihtişamlı açtı çiçekler,
anlaşılan onlar da mutlu olmuştu gidişine.
"ben mi?" yok canım ben mutlu olmadım gidişine.
sadece kendimi avuturken gülümsedim sen gidince.

16.5.13

aksakallı

hayatını olumlu yönlendirip, var olanı çok iyi değerlendiren saygı duyduğum bir kişiliği var.
ihtimal mimarının dediği gibi leyla ile mecnun dizisini benden çok sever ve takip eder.

kafasını karıştıran şeyler olduğu zaman o konunun üzerinde durur ve olumlu sonuçlar çıkarmak ister.
hayatta olumsuzluklardan ve olumsuz insanlardan kaçınır.
yaşamaya değer veren aynı zamanda seçiciliğiyle herkesi kendine hayran bırakır diyebilirim.

müzik konusunda bir çok sanatçıyı dinlemez pop tarzının bazılarını sever ama bazıları ise gerçekten çok iğrendirici olduğunu düşünür

arkadaş kitlesinin nasıl bir kişiliği varsa o konuda hareket etmeye çalışır ve onlara zıt şeyler söyleyerek farklı yönler önermesini sevmez onların kalbinin kırılacağını herkesten iyi bilir.

kendi kafasında kendi düşüncelerine benzeyen, düşündüklerini onaylayan ve görüşlerine saygı duyan bir arkadaş bulduğu zaman onu kaybetmemek için elinden geleni yapar bilir ki; o kişi kendine gerçekten samimi olan bir arkadaş.

zamanı değerlendiren, boş zamanlarında kitap, müzik, tabi ki de leyla ile mecnun dizisini, teknolojiyi, sanatçıları, yazarları ve yönetmenleri takip eder

gelecekte bu karakterinin devam edeceğinden ve hayatında bu karakterle çok büyük işler çıkaracağından gerçekten samimiyetimle eminim.

15.5.13

staj da yaparım kariyer de

bakarsın ilaç kutularının üstünde
şifa verici şiirler yazar
behrinda
sakin bir sancıyla adımı sayıklarsın
koşar adım.

tüm dünya durur da
koşarsın
soluğun sana yetmez
küfredersin bana
köprücük kemiğin çok güzel behrinda güzelim
allah şahit, tam da orada duruyorlar diye
öpüyorum

koşma soluk soluğa
behrinda, kutsalım
bırak dünya koşsun
sen sarıl
sarıl da güzel boynun
şiirler okusun
ağzıma

elma mevzusu

hep derler "sen elmayı seviyorsun diye, elma da seni sevmek zorunda değil" . ben bu sözü şöyle değiştirmek istiyorum: "sen elmayı sevmiyorsun diye ,elma elmalığından bir şey kaybetmez". bu değişikliğin sebebi de eleştirilere vurgu yapmak istememden kaynaklandı. elmayı herkes eleştirir. bu herkesin içinde; elmayı tanıyan-tanımayan, seven-sevmeyen herkes vardır. elmayı tanımayan neden eleştirir? diye sorarsanız, e tanımadığın bir elmayı eleştirmek kolaydır.. tanıyan neden eleştirir? derseniz, o da tanıdığı için eleştirir. seven, iyi yönlerini; sevmeyen, kötü yönlerini eleştirir elmanın. yani kısaca elmayı eleştirmede birbirimizle yarışırız. peki bundan elmanın haberi var mıdır? genel de yoktur. hele de amasya elması ise hiç haberi olmaz zaten. amasya elmasından devam edeyim. amasya elması elmaların en üstü, en iyi değil de en tanınmış olanı. özellikle bu amasya elmasını her kesim eleştir. hadi bu elmaya yakın elmalar ya da bu elmanın uzmanları tarımcıların eleştirilerini bir türlü dinliyoruz "tarım tv" de. e tanımayan kişi de eleştirince elmayı, eleştiri yapan ve eleştiriler çekilmez oluyor. elmayı tanımadan ya da elmanın içini bilmeden yapılan eleştiri kendini yormak  bir yana kuru gürültü olarak kalıyor. elmayı tanımıyorum ama yine de eleştirmek istiyorum diyen eleştiri meraklıları olabilir. e bir yolunu bul o zaman "tarım tv" ye çık,  ya da "bu elma çürüktür" diye bir tespitin var ise "tarım ve köy işleri" ne git. hem bu sayede senin çenen yorulmaz, hem biz duymayız eleştirleri, hem de belki elmanın eleştirilerinden haberi olur da sana vereceği bir cevap olur. neyse bol bol elma yiyin cildi güzelleştirdiğine dair söylentiler var.

14.5.13

ilk buluşma

film ve senaryo fikirlerimiz var dedik ve bunda ciddiydik. işte bu sebeple 1 haziran cumartesi günü "bir gece" adlı filmimiz için "anagramistler" olarak çalışmalara başlıyoruz. bu işi şu anda dört kişi olarak sürdürüyoruz. ancak katılmak isteyen ya da filmle ilgili araç gereç sağlamak isteyenler bizimle iletişim kurabilirler. hatta çaldırın kapatın biz sizi ararız. çalışmalarımız ilk önce film için mekan tespiti şeklinde başlayacak. sonrası meçhul.

13.5.13

ihtimal mimarı

cümleye kendini ne kadar takdir ettiğim ile başlayayım.

zaten kendisine boşuna ihtimal mimarı demiyoruz bu kelimeyi bir kaç kez okuyun çok farklı anlamlar ortaya çıkarıyor bunu maddeler halinde sıralayabilirim (bu tabii ki benim görüş ve düşüncelerim)

ihtimal mimarı;

  • bir çok olanakları göze alıp onlarla çok iş yapmayı düşünen bir anagramist.
  • elinde var olanı sonuna kadar değerlendiren ve onun ile şükür eden bir kişilik.
  • kendini geliştirmeye çok açık bu konuda uzman diyebilirim.
  • arkadaş çevresinde seçici bir kişilik fazla yapılan hataları sevmez bunu normal hata olarak görürsek çabuk affeden birisi.
  • internet aleminde konusunda oldukça uzman.
  • şiirleri elbet bir gün kitap olup satış yapacak ama bunu bence geç fark edecek türk milleti yani yazarların değeri ölünce bilinir aynı buna benziyor örneğin kendinin ilk yayınladığı yazdığı şiire bakın ve son yazdığı şiire bakın kısa zamanda bu kadar gelişimi hiç bir kişide göremezsiniz diyebilirim hattan bu konuda iddialıyım diyebilirim
  • sadeliği seven bir karakteri var, bunun üzerine ayak basarsak; kendine bir ev versinler bu evin içerisinde dizaynı kimsede olmayan bir dizayn yapacağımdan adım gibi eminim.
  • aslında düzeni bir yönden sever bir diğer yönden sevmez bu konuda örnek verecek olursam; bilgisayarı kullanma tarzı açısından masaüstü çok dağınık ama internet ortamında çok fazlasıyla düzenli bir kişi bunu blog sayfasında görebilirsiniz.
  • yeri geldiği zaman türkçeyi çok iyi kullanan bir kişi yani bu adamı televizyon karşısında konuşmacı veya yorumcu yada herhangi bir programa gönderin çok güzel şekilde konuşur ama saba tümer gibi gülmez zaten gülmesinde.
  • kısaca kendisi ile hangi konuda konuşmak isterseniz isteyin size o konuda düşüncelerini söyler bu bir sanat spor felsefe türkçe matematik ne olursa olsun her konuda yorumunu katar ve çok da güzel görüşler ortaya çıkartır
  • kendisine verilen bir işi planlı bir şekilde halleder ve sonunda yapılan ve oluşan gelişmeleri görür.
ihtimal mimarını aslında bu şekilde özetleyemeyiz onu anlatmak için bu cümleler bu maddeler yetmez dediğim gibi onu anlamak için kendisiyle düzenli olarak yüz yüze muhabbetinizde nasıl bir kişilik olduğunu anlarsınız aslında anlayamayabilirsiniz de.

öğretilmiş yalnızlığa hiç bakılmamış bir açı

Bizim buralarda Vali olmazsın demedim, Adam olamazsın dedim öyküsü kadar yaygın bir karı-koca öyküsü vardır.

Anlatayım,

Bir karı-koca uzun süre mutlu-mesut yaşamış. Arzarille diyaloglar kurmaya başlamadan hemen önce farketmişler ki, onlarca yıldır ekmeğin sevmedikleri tarafını yiyorlarmış. Kadın, ekmeğin sert kısmını, Adam ise yumuşak kısmını severmiş. Birlikte ilk kahvaltılarında adam ekmeğin sert kısmından koparıp yemiş, kadın da kocasının ekmeğin sert kısmını sevdiğini düşünerek yumuşak kısmını yemiş. Aslında adam sert kısmını sevmiyormuş, bir an öyle cereyan etmiş sert kısmını önüne çekince kadın da yumuşak kısmını yemeye başlamış. ikisi de eşine "hayatım ekmeğin o kısmını ben seviyorum" diyememiş. Böylece bu karı-koca yıllarca ekmeğin sevmediği kısmını yiyerek kahvaltı yapmış. Eşi ekmeğin diğer kısmını seviyor diye...

Bu öyküden bir çok insan fedakarlık bilincini çıkarıyor. Bana göre bu fedakarlıktan çok iletişimsizlik. Hiçbir mahremiyetin/gizliliğin kalmaması gereken bir ilişkide nasıl bu kadar zor iletişim kuruluyor? Karı-Koca birbirine ne düşündüğünü, ne sevdiğini, nasıl yaşamak istediğini, gerçekte ne olduğunu izah edemez mi?

Karı-Koca birlikteyken yalnız olmalı, ayrı ayrı yalnız olabiliyorlarsa nasıl/neden karı-koca oluyorlar?

fstk

potansiyel teknoloji dergisi editörü. bu adama giydir takım elbiseyi nereye koyarsan koy editör, şef olur. öyle bir tarzı var.

fikir sahibi olmadığı konularda konuşmayı sevmez. dinleyip analiz etmeyi tercih eder. çok kitap okumaz ama çok kitap okuyan insanları sayar, sever. bir türlü mütevazi olamayan bir mütevaziliği vardır altbenliklerinde.

hiçbir analizini anlayamayız. genellikle kendine anlatır analizlerini, biz dinleriz/izleriz ama pek veri elde edemeyiz.

özünde hep iyi insandır. bir gün bir şirket kuracağım ve kendisine şirketimde personel müdürülüğü ve fahri kurucu ünvanı teklif edeceğim.

12.5.13

fstk

teknoloji ve internet konularına meraklı, araştırmayı ve sonuçları istatiksel olarak sunmayı seven, güler yüzlü bir kişilik. aynı zamanda dinine düşkün beş vakit namazını kılmaya çalışan, kur'ana ve sünnete önem veren iyi bir mümin. işin kötüsü anlatım bozukluğu konusunda da alanında uzman.cümlelerinin çoğunda anlatım bozukluğu yakalayabilirsiniz. neyse o da onun tarzı, ona özgü bir şey. her şeye rağmen iyi bir dost, güvendiğim bir sırdaş.

aksakallı

sıradışı bir şiirsever. öyle her şairi okumaz. aslında kimse tam olarak hangi şairleri okuduğunu bilmez.

burak aksak hayranıdır. burak aksak'ın tüm işlerinden haberdardır. çok yakından da takip eder. müstakbel projeleriyle ilgili biz anagramistlere bilgi verir. aslında pek de malumatçı bir karakteri yoktur ama olabilir de. leyla ile mecnun dizisini sever.

tavsiye edilen pek çok filmi izlemez.

üretmek konusunda potansiyelinin onda birini sergiler. sınırları pek bilinmez.

ihtimal mimarı

ihtimal mimarı kimilerine göre kendini beğenmiş,kimilerine göre de fazla mütevazı bir kişilik. noktalama işaretleri ve imla kurallarına sıkı sıkıya bağlı. ara sıra çoğu kişinin anlayamayacağı derecede kapalı ve imgelerle dolu şiirler yazar. kendisi son derece yalnız ve mutsuz. sebebini ise kendi düşüncelerinin diğer insanlardan farklı ve uçarı olmasına bağlayabilirim. yine de sohbeti hoş, lakabı ihtimal mimarını sonununa kadar hak eden iyi bir insan.

ilk adım ve buna bir başlangıç da denilebilir

öncelikle ve öncelikle okuyom ben ya diyemiyorum çünkü okul biteli çok oldu
anagramist olarak bu işe başladığımıza bir yönden çok sevindim diyebilirim

-bir şekilde insanın sanat spor dalında veya herhangi bir dalda düşüncelerini veya becerilerini bir şekilde bulması ve belirtmesi gerekmekte olduğunu savunan birisiyim

-ihtimal mimarımızın düşüncesi ile böyle bir işe kalkıştık ama bu bir kalkınmada olabilir 
ilerde, elbet olacaktır aslında buna bir başlangıç diyebiliriz

-hayattaki  güzel başlangıçlar ilerde çok başarılı bir kişilik oluşturacağını görüyor gibiyim.

11.5.13

neden açtık bu bloğu

Bu blogu açma amacımız birçok fikir ve materyalleri bir çatı altında toplamak.Fikir dedim, aklımızda birçok fikir var: kısa film yapmak, bir müzik grubu oluşturmak ve daha birçoğu. Tabi bunları yaparken de en önemli kriter özgünlük,daha önce denenmemiş yapılmamış olması çok önemli. Bu amaçlar doğrultusunda, blogumuzu takip edilme ve üyelik anlamında geliştirmeyi düşünüyoruz. Böyle bir şeyin şu an imkansız olan diğer fikirlerimizi de uygulamamıza yardımcı olacağına inanıyorum. Hayırlı olsun.

bir yola çıktık ama çıkmamış da olabiliriz

"bir ortak blog açsak, ne güzel yazarız çizeriz" diyorduk. sonra "bunu niye diyoruz ki yapalım" dedik ve bu blogu oluşturduk.

ne yapacağız biz?

sadece blog yazmayacağız. senaryolarımız, film fikirlerimiz ve hatta müstakbel bir müzik grubumuz bile var. şu an için sadece plan olarak varlar uzun bir süre plandan pratiğe dönüşemeyecekler. ama belki de dönüşecekler bekleyip göreceğiz.

'anagram' isminin ortaya çıkışı

bilindiği üzre anagram, kelimelerdeki harflerin yerini değiştirerek yeni kelimeler türetme oyunu. bu sebeple blogumuzun ismi de (managra) bir anagram. aslında "magarna" ismine taliptik ama onun çıktığı varmış.

kısa film, müzik vb. projelerimize anagram isimler vermeyi planlıyoruz.