26.2.14

1 sms

bir gün bir sms veya mention, direkt mesaj veya e-posta veya facebook mesajı alacağım ve hayatımın geri kalanı bambaşka bir hal alacak diye düşünen herkes yanlışta.

bir gün birine sms veya benzeri bir yolla mesaj gönderip hayatını kurtarma ihtimaliniz ne kadar küçükse, birinden hayatınızı kurtaracak mesaj alma ihtimaliniz de o kadar küçük.

öyleyse şimdi o kahrolası telefonları yavaşça yere bırakıp ufkumuzu, sınırlarımızı genişletmenin yollarını arayalım. biraz bilim, biraz edebiyat biraz da müzik. sınırlarımızı genişleten her şeye bir parça teslim olalım.

15.2.14

dünyalıların üreme tutkusu #3 dünyayı kurtaracak adam

hepimiz birer dünyayı kurtaran adam olarak doğduk. anne-babalarımız kendileri için çok zor olan bir görevi, dünyayı kurtarma iç güdüsünü bizlere devrettiler. artık onlar için çok geçti, yapabilecekleri en iyi şey, bu ideolojide (veya misyonda) çocuklar yetiştirmekti. sırf bunun için doğuran çiftler dünya nüfusunu akıl almaz boyutlarda artırdı diye düşünüyorum.

aileler çocuklarını büyütürken farkında olarak veya olmadan çocuklarını bir şeylere hazırlıyorlarlar. hatta bazılarının doğuruyor olmarının tek sebebi acımasız sistemi düzeltecek kişinin onların çocukları olacağına inanmaları.

"ben kurtaramadım, okul, iş, kariyer, evlilik engel oldu. ama çocuğum dünyayı kurtaracak" inancını bir tek ben gözlemlemiyorumdur. tüm bunlar dünki baskın karakterler yayınımızda aklıma geldi.

hepimizin içinde "çocuğum dünyayı kurtaracak. duyarlı, saygılı, önyargısız, melek gibi bir çocuk yetiştireceğim, bana verilmeyen imkanlarla büyüteceğim ve çocuğum bu bozuk sistemi düzeltecek" inancı var. insanoğlunun hâla durmaksızın ürüyor olmasını bu inanca da bağlıyorum.

5 nesil önceki nene-dedelerimiz de ürerken bu inançla üremiş olabilir. hani kurtarabildik mi? bu acımasız sistemi düzeltebildik mi?

9.2.14

berber hüsamı gözaltına almışlar

dışarda yine kar, kış, kıyamet
gencecik boynun bunca acıya nasıl dayanıyor
hiç bilemeyeceğim behrinda.
öksürmüyorsun, ellerin ve ayakların soğuk sadece, ne iyi
sobamızda yakacak iki kucak odun daha var
ellerin ve ayaklarınla sarıl bana
yüreğimin atışı bir işe yarasın

seni sevmek, sarmak, koklamak ne kutsal. oh mis
turuncu perdeler de yerin dibine batsın
dışarda insanlar üşüyor, ölüyor behrinda
sen koynumdasın
ellerin yüreğimin yangınını dindiriyor

öksürmüyorsun, ayakların da biraz sonra ısınır, ne iyi
ama hasta olduğunu saklayamazsın behrinda.
ne iyi berber hüsamın yakacak odunu yok
ne iyi polisler soğukta daha kolay dövüyor protestocuları
protestocuları daha az fotoğraflıyor gazeteciler ne iyi

şu zulme göz yuman bulaşık makinaları da yerin dibine batsın
berberlerin bulaşık makinaları da yok, ne iyi
ne iyi uyumuşsun, memelerin tam da olması gerektiği gibi

imama da sordum geceleri
gece geç saatlerde,
tırnakları kesmenin günahı yokmuş.
rahat uyu.
yakacak odunumuz da var behrinda
yatacak halımız da.

dükkanına aldığı protestocularla
berber hüsamı gözaltına almışlar
bıyıklı anahtarlığını da

6.2.14

dünyalıların üreme tutkusu #2 rol model meselesi

bana göre insanların bilinçaltında en çok alan tutan kısım üreme içgüdüsüdür. insan çok küçük yaşlarda kendini içten içe üremeye konsantre etmeye çalışıyor. rol model seçimi konusunda da bunu görüyoruz.

rol model olarak karşı cinsten birini seçene rastlamadım henüz. burdan yola çıkarak insan rol modeline benzemeye çalışarak kendini anneliğe/babalığa hazırlıyor.

örneğin, küçük yaştan beri araba sürmeye hevesli bir erkek çocuğunu ele alalım. bu çocuğun araba sürmeye hevesli olmasını birkaç farklı şekilde izah edebiliriz. babasını, dayısını, amcasını veya etrafındaki bir başka babayı veya baba adayını kendi rol model olarak seçmiştir ve bu modelin en belirgin özelliği araba kullanıyor oluşudur. çocuk belki de farkında bile olmadan kendine şunu diyordur "araba kullanabilirsem baba olmam için önümde engel kalmaz"

yazarken aklıma geldi, kuzenimlerimden biri motosiklet (veya motor) tutkunudur. etrafındakiler taşıt namına dört tekerli düşlerken bizimkisi iki tekerli düşler. bu kuzenimin babası da gençliğinden beri motosiklet tutkunudur. dört tekerli yerine hep iki tekerliyi tercih eder. işte sıradan görünen bu rol modelcilik konusunu kişinin bilinçaltındaki üreme içgüdüsüne, tutkusuna bağlıyorum.

3.2.14

meraksız meramlı olunmaz

ölümle burun buruna gelen kazazedelere "ne oldu, nasıl bir tecrübeydi" diye sorulduğunda "her yer yemyeşildi, ışık nehirleri akıyordu" gibi şeyler söylüyorlar. en yaygını "bir ışık gördüm" olacaktır herhalde. bu bilimsel olarak beynin kendini korumaya alma çabası olarak yorumlanıyor. beyin, büyük acı ve şok durumlarında kişinin bilinci kaybedip durumu daha da kötüleştirmesini engellemek için kişiye bir film izletiveriyor. bu filmde genellikle kişinin hayal dünyasındaki mutlu edici ögeler at koşturuyor.

beyin bu ilizyonu yaparken hatta yapmadan önce kişinin merak güdüsünü bitiriyor veya yontarak kendi emellerine uygun hale getiriyor. tüm bunlardan yola çıkarak merakı olmayan birini gözü toprağa bakıyor, bir ayağı çukurda ve gidici olarak etiketleyebiliriz.