tepe not: bu yazımı @
ben_vesaire'den esinlenerek yazıyorum.
Şaban'la köşedeki bayiinin önünde muhabbet ediyorduk. KPSS'den pek ümitliymiş falan.
-"Olum sen bağlama, gitar falan çalıyordun?" dedim.
+"Yine çalıyorum da kardeş, duymuşsundur
Faruk abi
mekanı kapattı. Biz de temeli Faruk abi'nin mekanına bağlı bir müzik
grubu olduğumuzdan, mekan gidince ister istemez aramızda bir mesafe
oluştu tabii" şeklinde izah etti.
-"Hayırlısı be kardeşim, Allah'ın izniyle KPSS'den yapmışsındır bir şeyler."
+"Pek iddialı olamıyorum kardeşim."
-"Bir torpil falan yok mu? Vali yeğeni, savcı kızı kankardeş falan?"
+"Yok be kardeşim, tek varım yoğum sizsiniz işte. Faruk abi de yalan çıktı". derken
Gökhan
hararetli hararetli otobüs durağına doğru gidiyordu. Bizi farkedip
selam verdi. Şaban: "Gelsene lan kerhanacı" deyince, Acelesi olduğu her
halinden belli Gökhan: "Selamun aleyküm gençler" diyerek yanımıza gelmek
zorunda kaldı. Ve laf ettirmeden "işiniz yoksa abimin şantiyesine
gidiyorum, beraber gidelim?" dedi. Ben "bana uyar akşama kadar işim yok"
dedim. Şaban da onaylayınca geçtik otobüs durağına. Tam Şabanla durak
bankına kuruluyorduk ki, Gökhan yeşil bir
şahine yönelip bize "gelin beyler gidiyoruz" dedi. Gökhan öne, Şaban'la ben arkaya oturduk,
Şoför arkadaşla selamlaştık, bastı gaza.
Öğrendik
ki şoför arkadaş, Gökhan'ın abisinin kaynıymış. Gökhan, abisine yardım
etmek üzere şantiyeye gidiyormuş, (Şaban'la) biz de maydanoz olduk.
Gökhan'ın abisi şantiye de güvenlikçi. Şantiyeye yeni malzemeler gelmiş
sekizinci katlara vinçlerle malzemeler çıkartılacakmış, direktif verecek
adamlar gerekiyormuş.
Şoför arkadaş
Hüseyin Kağıt mı nedir bir amatör arabeskçi hayranıymış, Şantiyeye varıncaya kadar arabesk müzik dinledik.
Şaban da yıllarca bağlama çaldı ama daha çok batı müzikleri dinler, biz onu öyle tanıdık. Bana
Lourdes Hernández'i tanıtan da Şabandır.
Neyse gide gide vardık Şantiyeye, girişe yaklaşınca Gökhan abisini çaldırdı
Ozan abi
(Gökhan'ın abisi) bizi girişte karşıladı. Güvenlik kulübesine girdik,
Ozan abi "Normal şartlarda burada dörtten az güvenlikçi olmaz, bugün
hepsinin bir mazereti var, diğer vardiyanın güvenlikçileri de tek Vinç
işi için çağrılmazdı, bu seferlik böyle olacak, sağolun gençler" diyerek
birer çay doldurdu, iki yudum almıştık ki gürültülü bir şekilde
beklenen Vinç ve diğerleri geldi.
Ozan abinin
direktifleriyle Vinç şantiyeye girdi, biz de hep filmlerde, Golf
sahalarında gördüğümüz araçlara benzer bir araçla D blok inşaatına
gittik.
Vinçle binanın 8. katına kadar kaldırılan
devasa metal malzemeleri 9. kattan halatlarla çekip 8. kata
indirecektik. 8. kata sadece bir kişi bakacaktı, 3 kişi 9. katta
olacaktık. Ozan abi, Gökhan ve Ben 9. kata çıktık. Şaban 8. katta kaldı.
Şaban sadece malzemelerin zemine ya da tavana takılmamasına karşın
Telsizle direktif vermekle görevliydi. Biz Ozan abinin bağladığı
halatları yine Ozan abinin söylediği tarafa çekecektik.
Öyle
de oldu. Şaban (telsizden) "sorun yok abi bu şekilde yanaştırın
malzemeyi" diyordu biz de çekiştiriyorduk halatları. Ama bir ara Şaban
(telsizden(Vinç operatörüne)) "abi biraz yukarı kaldır zemine çakılacak"
dedi. Biz çekmeyi bıraktık tabii, Vinç az daha kaldırdı malzemeyi biz
yine çekmeye başladık ki Şaban yine (telsizden) "Duruuuuuuuuuuuuun abii!
kata çakıldı malzeme" dedi. Biz gürültü falan duymadık, telsizden
konuştuk yavaş yavaş çekmeye başladık ki bir an da bir gürültüyle
bastığımız zemin sallanmaya başladı. Biz panikle halatları bıraktık,
malzemeyi tutan halatlar binadan sarktı malzeme binadan 2 metre kadar
dışa sallanıp tekrar binaya doğru geliyordu. Korkudan ölecektim, malzeme
binanın temel hattına çarpmış olacakki korkunç bir gürültüye bizim
bulunduğumuz zemin 8. katı ezmeye başladı. Şaban için endişelenmeye
başladık ama hiçbir şeyi kontrol edemez durumdaydık.
Ozan
abi "koşun aşağıya iniyoruz" dedi. Binanın diğer yakasındaki
merdivenlerden koştuk aşağı, 8. kata indiğimizde katın bir tarafı
çökmüştü dumandan göz gözü görmez durumdaydı. Ozan abi "gençler siz
aşağı inin ben Şaban'la gelecem" dedi. Gökhan beni çekiştiriyordu
beraber indik aşağı. Kulübeye doğru giderken Gökhan sürekli "abi sakin
ol gözünü seveyim" deyip duruyordu. Kulübeye yaklaşınca kapıda iki
Ambulans belirdi. Gökhan'ın işaretiyle biri doğrudan D blok inşaatına
doğru gitti, Diğer ambulanstaki görevliler benimle ilgilendiler. Beni
ambulansa yatırdılar Gökhan yanımda oturuyordu, sirenleri açtılar ve
ambulans hareket etmeye başladı. Gökhan, "abi hastahaneye gidiyoruz her
şey yolunda" diyordu. Sonra ben yavaş yavaş bilincimi yitirdim.
Uyandığımda
hastahanedeydik Babam, Gökhan ve Ozan abi yanımdaydı Kolum sarılıydı.
Koluma bakınca Gökhan izah etti. Halat kesmiş. "Şaban? dedim, Şaban'a ne
oldu?" Ozan abinin gözleri boş boş bakıyordu. Gökhan, "Şaban öldü abi"
dedi. Kat üzerine yıkılmış, kaçamamış Şaban.
Şaban ailesinin ilk çocuğuydu. Gökhan'la ben ilkokuldan beri tanırız Şaban'ı. Ölmüş işte. Ölüp gitmiş.
Ben
kolumdan bir parça et kaybetmişim, 3 ayda düzelirmiş kolum. Düzenli
pansuman yapılacak, gözetim altında kalacakmışım. Ama Şaban ölmüş.
Gözetim altında kalmayacakmış.
*****
Şaban'ın
ailesi hiçkimseyi doğrudan suçlamadı ama yetkililer olayı
beklediğimizden de fazla irdelediler, önce Ozan abi açığa alındı sonra
Güvenlik şirketi mahkeme kararıyla kapatıldı. Şantiye 1 ay kadar iş
yapmadı. Şaban'ın ailesi de yüklü bir tazminat haketti.
Mehmet abi
(Şaban'ın babası) tazminatı Şabanın cenazesine harcadı. Müftülükten
izin alıp kocaman bir kabir satın aldı. Mezarlığın (kabristanın) en
büyük kabri Şaban'a yapıldı.
******
Artık
unutuyorduk Şaban'ı, yine çay bahçesinde muhabbet ediyorduk
arkadaşlarla, yine insanlar çocuklarına balonlar satın alıyordu.
*******
Dün
Harun'la kuruyemiş alalım diye pastahaneye girdik, bizim mahalleden
Esra'yı
gördüm, Meslek lisesi son sınıfa geçince staj yapması için "işletme
bul" demişler. Esra da mahallemizin pastahanesine başvurmuş onlarda
kabul etmiş. Laf lafı açtı,
Esra "Şeref'in numarası sende var mı?" dedi.
-"Şeref?" dedim.
+"Riçhırd 'Ökkeş' Godaman'ın kardeşi Şeref" dedi.
-"haa evet var, hayırdır?" dedim.
+"yav Şeref'in kuzeni Yavuz'a bir kitap vermiştim, bitirdiyse geri isteyecektim ben de numaralar silinmiş." dedi.
-"tamam dur bulayım" dedim.
rehberde "Ş" harfini aratınca en üstte Şaban çıktı.
Canım sıkıldı.