13.5.13

öğretilmiş yalnızlığa hiç bakılmamış bir açı

Bizim buralarda Vali olmazsın demedim, Adam olamazsın dedim öyküsü kadar yaygın bir karı-koca öyküsü vardır.

Anlatayım,

Bir karı-koca uzun süre mutlu-mesut yaşamış. Arzarille diyaloglar kurmaya başlamadan hemen önce farketmişler ki, onlarca yıldır ekmeğin sevmedikleri tarafını yiyorlarmış. Kadın, ekmeğin sert kısmını, Adam ise yumuşak kısmını severmiş. Birlikte ilk kahvaltılarında adam ekmeğin sert kısmından koparıp yemiş, kadın da kocasının ekmeğin sert kısmını sevdiğini düşünerek yumuşak kısmını yemiş. Aslında adam sert kısmını sevmiyormuş, bir an öyle cereyan etmiş sert kısmını önüne çekince kadın da yumuşak kısmını yemeye başlamış. ikisi de eşine "hayatım ekmeğin o kısmını ben seviyorum" diyememiş. Böylece bu karı-koca yıllarca ekmeğin sevmediği kısmını yiyerek kahvaltı yapmış. Eşi ekmeğin diğer kısmını seviyor diye...

Bu öyküden bir çok insan fedakarlık bilincini çıkarıyor. Bana göre bu fedakarlıktan çok iletişimsizlik. Hiçbir mahremiyetin/gizliliğin kalmaması gereken bir ilişkide nasıl bu kadar zor iletişim kuruluyor? Karı-Koca birbirine ne düşündüğünü, ne sevdiğini, nasıl yaşamak istediğini, gerçekte ne olduğunu izah edemez mi?

Karı-Koca birlikteyken yalnız olmalı, ayrı ayrı yalnız olabiliyorlarsa nasıl/neden karı-koca oluyorlar?