Bizim buralarda Vali olmazsın demedim, Adam olamazsın dedim öyküsü kadar yaygın bir karı-koca öyküsü vardır.
Anlatayım,
Bir
karı-koca uzun süre mutlu-mesut yaşamış. Arzarille diyaloglar kurmaya
başlamadan hemen önce farketmişler ki, onlarca yıldır ekmeğin
sevmedikleri tarafını yiyorlarmış. Kadın, ekmeğin sert kısmını, Adam ise
yumuşak kısmını severmiş. Birlikte ilk kahvaltılarında
adam ekmeğin sert kısmından koparıp yemiş, kadın da kocasının ekmeğin
sert kısmını sevdiğini düşünerek yumuşak kısmını yemiş. Aslında
adam sert kısmını sevmiyormuş, bir an öyle cereyan etmiş sert kısmını
önüne çekince kadın da yumuşak kısmını yemeye başlamış. ikisi de eşine "hayatım ekmeğin o kısmını ben seviyorum" diyememiş. Böylece bu karı-koca
yıllarca ekmeğin sevmediği kısmını yiyerek kahvaltı yapmış. Eşi ekmeğin diğer kısmını seviyor
diye...
Bu öyküden bir çok insan fedakarlık
bilincini çıkarıyor. Bana göre bu fedakarlıktan çok iletişimsizlik.
Hiçbir mahremiyetin/gizliliğin kalmaması gereken bir ilişkide nasıl bu kadar zor iletişim
kuruluyor? Karı-Koca birbirine ne düşündüğünü, ne sevdiğini, nasıl
yaşamak istediğini, gerçekte ne olduğunu izah edemez mi?
Karı-Koca birlikteyken yalnız olmalı, ayrı ayrı yalnız olabiliyorlarsa nasıl/neden karı-koca oluyorlar?