10.9.13

arkadaşını getir manitanı götür

kütüphanede, mağazada, köşe başında karşılaşıp, tanışıp manita olma fikrini hep romantik bulmuşumdur. zordur bu, o filmlerin çekildiği ülkelerde hiç bulunmadım ama bu ülkede, anadolu'da içinde bulunduğumuz yüzyılda böyle şeylerin olmadığına eminim.

genç bir oğlan kütüphanede bir kitap ararken meğer genç bir kız da aynı kitabı aramaktadır. kız koridorun bir ucundan, oğlan diğer ucundan kitaba doğru gelir ve aynı anda elleri kitaba gider, nezaket manyağı bir muhabbet döner ayaküstü. kısaca hayat hikayeleri paylaşılır, telefon numaraları alınır görüşmek üzere ortam terk edilir.

yok bu olmaz abi, yani kahramanmaraş'ın göbeğinden bildiriyorum sayın ercan abi, olmaz öyle şeyler burda. olamaz. kız kütüphaneye tek başına gidecek ve kitap arayacak?????? en az yanında iki arkadaşıyla gider kütüphaneye. ve yukarda bahsettiğim romantizmin başlarını yaşadıklarını varsayalım, aynı kitapta elleri birleştiğinde, -iyi senaryo- kibarca af edersinli cümleler kurup herkes kendi yoluna gider. -kötü senaryo- başrol kız veya yandaşları çirkinleşir, çemkirir falan.

peki böyle bir düzende bu kadar manita nasıl tanışıyor? filmlerdeki gibi değilse?

şimdi bir ortamda üç arkadaş muhabbet ediyoruz, içimizden biririnin manitası var, bizlere diyor ki "oğlum kız arkadaşımın (hiçbiri bu kadar kibar değil bu arada, ben yumuşatarak yazdım niyeyse) bir arkadaşı var gizem, off varya tam bir afet! ayarlayayım birinize?" ikimizden biri atlıyor hemen teklife ve ilk fırsatta manitalı arkadaş sevgilisine durumu açıyor, kız da gizem'le konuşuyor ve gizem'den onay gelirse bunlar da yeni manita oluyor. yani o filmlerdeki gibi hiçbir duygusal etkileşim olmadan günlerce takılıp daha sonra "elektrik alıp" birbirlerine bunu itiraf etmiyorlar. elektrik aldılarsa arkadaşın "yapayım aranızı?" teklifini bekliyorlar. hikayenin başındaki arkadaşa manitasını kim ayarladı? o da bir başka arkadaşının "kıyağı"

sonra bu olaylar zincirini görücü usulünden farklı bir şeymiş gibi tanımlıyorlar. hayır görücü usulü fanatiği falan değilim ama şu an anadolu'daki "manitalaşma" yöntemi görücü usulünden pek de farklı değil. tek fark ana babanın yaptıklarını "arkadaş" yapıyor. arkadaşın fazla hayat tecrübesi olmadığından mıdır nedir, ana babanın yaptığına kıyasla daha laubali gelişiyor olaylar. e haliyle.

sonuç olarak, arkadaş arkadaşın pezevengidir.