Uzun zamandır "evlilik aşkı öldürür" mü ve bir ilişki acaba nasıl ilk günkü kadar heyecanlı yaşanılabilir? gibi sorulara yanıt olacak uzun uzun bir yazı yazmaktaydım. Fakat değinilmesi gereken o kadar çok konu vardı ki... Bunu anlatabilmek için taaa dünyanın var oluşuna / var oluşumuza kadar uzanmak gerekiyordu. Bu yazıyı tamamlamak için sürekli araştırıyor, evli yada boşanmış çiftlerle sohbetler ediyor öğrendiklerimi kaydediyordum.
Ta ki bir alışveriş listesi hazırlayıp eşime "bunları alır mısın?" diye verdiğim anda aldığım cevaba kadar.
"Aşkım eğer evliliğimizin monotonlaşmasını istemiyorsan lütfen bana alışveriş listesi hazırlama"
O an aklımda ard arda ışıklar yandı, işte bütün mesele buydu aslında. Alışveriş listesi hazırlamadan karşılıklı olarak ihtiyaçların karşılanmasıydı bütün sorun. Yani atomu parçalamaya gerek yok tu...
Çünkü erkek tabiatında sürekli ödüllendirilmek ister, eğer eline yapılması gereken herşeyi yazıp verirseniz bu erkek için sadece yapması gereken bir iş bir görev olur. Kafasında sürekli "erkek olduğum için çalışmalıyım eve bakmalıyım" mantığı oluşur ve zamanla da erkekler alışveriş yapmaktan nefret eder. Bunun yerine "eve para bıraktım, sen gider alırsın" demeye başlarlar.
Sizde artık parayı alıp tek başınıza markete, pazara gitmek, eve dönüp onları yerleştirmek ee almışken bir de yemek yapmak... derken hayatınızı kendi elinizle yemek, temizlik, bulaşık üçgeninde sıkıştırmakla monotonlaştırmış olursunuz. Sonra yorgun bir kadın kalır, bi bakarsınız ki kocanız artık dışarıda yemek yiyor, eve geç geliyor, sizi beğenmiyor... Daha detaylara girmeme sanırım gerek yok.
Peki bu en basit ve en zor konunun üstesinden nasıl gelinir?
Ne demiştik? Erkeklerin tabiatında ödüllendirilmek var. Erkek ödüllendirilmek için kadını mutlu etme ihtiyacı duyar. Çünkü ödül aldığında artık hormonları yenilenmiş ve daha fazla kendini bir erkek bir kahraman gibi hissetmeye başlamıştır.
Çevrenize bakın, ne kadar seksi, güzel, hamarat kadınlar var ama zamanı geliyor onlar bile aldatılıyor? Neden çünkü ilk zamanlar yaptığımız o ödüllendirmeyi sonraları bırakıyoruz, sıradanlaştırıyoruz. Ve ne yazık ki erkekler daha çok ödüllendirildikleri, yani kendilerini erkek hissettikleri yerde olmaktan hoşlanıyorlar.
Evet biz aşık kadınlar ne kendimizin nede erkeklerimizin zamanla monotonlaşmasını ve o heyecanlı aşkımızın geçip yerine klasik ev hanımı kostümlerinin giyinildiği ilişkiler - evlilikler istemiyoruz. Bunun için;
Öncelikle şunu unutmayın, ihtiyaçları topluca alsanız da tane tane alsanız da üç aşağı beş yukarı aynı parayı ödüyorsunuz. Evet ev düzeni için bir listeniz olsun ama bunu siz bilin. İnanın her akşam eve dönerken bir şey alıp gelmek insanı daha çok mutlu ediyor. Kaldı ki az sonra yazacağım tüyo ile de büyük alışverişler artık eşinizle beraber gidip güle oynaya zaman geçirdiğiniz faaliyetler olacak.
Diyelim ki eve yoğurt lazım, eşinize söylediniz, aldı, geldi. Geldiğinde onu öyle çok şımartın ki, sanki dünya batıyordu ve bu bir kase yoğurt sayesinde dünya yı kurtardı. O bir kahraman. Evet aynen öyle o bir kahraman, o yoğurt olmasaydı mantı çok kuru kalacaktı, ocakta yemeği bırakıp markete gidemezdiniz, gidip gelseniz çok yorulur, terlerdiniz, zaman kaybederdiniz ve kendinize eşiniz gelene kadar çeki düzen verip "güzelleşemezdiniz". İşte tüm bu sebeplerden ötürü o bir kahraman, ona sarılın öpün, mutlaka teşekküredin, o yoğurdu almasaydı ne kadar zorlanacaktınız sizi nasıl kurtardı bunu ona anlatın. Sakın haaa market poşetini alıp dönüp mutfağa gitmeyin!!
Bu ödüllendirme işinden yorgun argın dönen eşinize çok iyi gelecek. Bir anda tüm yorgunluğunu unutup, bir kahraman edasıyla etrafınızda dolaşmaya başlayacak. Zamanla işten eve dönerken bu kez kendisi sizi arayıp "eve ne lazım?" diye sormaya başlayacaktır.
Tabi her akşam evde bir şey eksik demekte zamanla sıkar:) bu nedenle dengeleri iyi ayarlamak lazım.
Erkek
mantığı ödüllendirmeye odaklı olduğu için doğru orantıda çalışır.
Yani, bir yoğurt = bir ödül, çok yoğurt = çok ödül. Oysa biz kadınlar için bu;
bir çiçek = bir ödül, bir ev = bir ödül eşitliğinde gider. Yani eşiniz ertesi
gün de yoğurt alsa gelse siz buna karşılık yine aynı ödüllendirmeyi yapmakta
zorlanacaksınız.
Bu mantığı da öğrendikten sonra sanırım erkekleri hergün bir yoğurt almak yerine sizinle alışverişe geldiklerinde daha da çok ödül alacaklarına ikna etmek veya hissettirmek zor olmasa gerek ;)
bir erkek olarak "erkekler, kendilerini daha erkek hissettiği yerlerde olmaktan hoşlanıyor" tespitinize katılıyorum. yani diğer erkekleri tam anlamıyla bilemem ama ben kendimi daha kendim hissettiğim yerlerde daha mutluyum :) kaleminize, emeğinize sağlık.
YanıtlaSilkeşke bütün bayanlar sizin gibi düşünse :) elinize sağlık.
YanıtlaSil