Şiirin her insanda aynı
tesiri yaratmadığı muhakkak. Mutlak her insan şiirden farklı tatlar alır, tabi
bazıları hiç tat alamaz. O bazıları için şiir gereksiz bir uğraş, saçma bir
icattır. Düz ve yalın bir biçimde konuşmak varken, sanatlı bir dile bürünmek
kişiye saçma gelir. Şiiri ve şairi anlamaz, hatta anlamak istemez, lanet eder.
Sonra Tanrı’nın oyunu bu ki, lanet evine döner. Kişinin başına aklına gelmeyen
şeyler gelir. Gücü tükenir, duaları yanıtsız kalır, sesini yutmayı öğrenir.
Boğazındaki yumruk, ağzını burnunu dağıtınca bir şeylere tutunmak ister.
Yanında yönünde hiç kimse yoktur. Kelimeleri görür. Onlara tutunur. Kelimeler
kindar değildir, kucaklar kişiyi. Kişi, kelimelerle hasret giderir, kelimelerle
oynar, kelimeleri değiştirir, kelimelere anlam yükler. Kelimelerden imgeler
türetir. Ve yazmaya, yaratmaya başlar. İşte ilk günahı da o an işler. Şirk
koştuğu anda...
Şiirin her insanda aynı
tesiri yaratmadığı muhakkak. Mutlak her insan şiirden farklı tatlar alır, tabi
bazıları hiç tat alamaz. Bazıları da şiiri müzikten ayıramaz. Şiiri okurken
mutlaka beyninde bir fon müziği vardır, o müziğe uyarak okur şiiri. Müzik
bitince şiiri okuyamaz hale gelir. Bazılarında bu durumun dozajı yükselir,
artık şiir olmasa da müzik vardır onlar için. Şiire gerek kalmamıştır. Ve
haliyle şiire gerek kalmayınca şarkının sözüne de gerek kalmamıştır.
Enstrümantal besteler beyninde yankılanıyordur artık. Duyguları notalarla
anlatmaya başlar yavaş-yavaş. Sonra belli bir aşamadan sonra notalar, duygularını
ifade etmekte yeterli olmamaya başlar. Ve kişi tekrardan kelimelere koşar.
Kelimelerle hasret giderir, kelimelerle oynar, kelimeleri değiştirir,
kelimelere anlam yükler. Kelimelerden imgeler türetir. Yazmaya, yaratmaya
başlar. İşte ilk günahı da o an işler. Şirk koştuğu anda...
Şiir şairin işlediği bir
günahtır. Cürmü şirk, ceremesi yalnızlıktır. Eski bir deyişte dendiği gibi,
Tanrı olmak isteyen yalnızlığı kabul etmelidir. Ve şairler günahkârsa, şairleri
ancak günahkâr olmayan birileri yargılayabilir. Yaratmak günah sayıldığı için
yaratan değil, yaratılan günah olduğu için yaratılan değil; henüz yaratılmamış
ve ilelebet yaratılmayacak varlıklar şairleri yargılayabilirler ancak. Bu
şairlerin yargıya maruz kalmayacakları anlamına gelmez. Su, suyun içindeyse;
yargı kalemin ucundadır şair için. Lakin unutulmasın: Her şairin yargıcı bir
kalemse, o kalemi tutan şairin kendisi değildir. Aynı günaha malik günahdaş
şairler birbirlerinin yargıcı olabilirler ancak. Bu durum önermeyi haklı
çıkarır aynı zamanda: şairin kaleminin ucundaki kelam henüz yaratılmamıştır ve
hiçbir şair en iyi dizesini yaşarken yazamayacaktır ki bu da o dizenin ilelebet
yazılamayacağını doğrular.
Velhasıl: Şair olmak, zarar
ömre!
Şairin gazabından ve bedduasından korunmanız dileği
ile!
Altay Kenger
Caer De Disgracia
bir gün yasin mortaş hocamla şiirden konuşurken "şair olmak için bir bedel ödemek gerek, her şair bedel ödemiştir. hiçbir derdi olmayan şair de olamaz" demişti. yazınızı okuyunca o konuşmayı anımsadım. kaleminize sağlık.
YanıtlaSilşiirle kısıtlamazsak, sonuna kadar haklısın.
YanıtlaSil