26.9.14

Şiir ve Şair Şiarı

Şiirin her insanda aynı tesiri yaratmadığı muhakkak. Mutlak her insan şiirden farklı tatlar alır, tabi bazıları hiç tat alamaz. O bazıları için şiir gereksiz bir uğraş, saçma bir icattır. Düz ve yalın bir biçimde konuşmak varken, sanatlı bir dile bürünmek kişiye saçma gelir. Şiiri ve şairi anlamaz, hatta anlamak istemez, lanet eder. Sonra Tanrı’nın oyunu bu ki, lanet evine döner. Kişinin başına aklına gelmeyen şeyler gelir. Gücü tükenir, duaları yanıtsız kalır, sesini yutmayı öğrenir. Boğazındaki yumruk, ağzını burnunu dağıtınca bir şeylere tutunmak ister. Yanında yönünde hiç kimse yoktur. Kelimeleri görür. Onlara tutunur. Kelimeler kindar değildir, kucaklar kişiyi. Kişi, kelimelerle hasret giderir, kelimelerle oynar, kelimeleri değiştirir, kelimelere anlam yükler. Kelimelerden imgeler türetir. Ve yazmaya, yaratmaya başlar. İşte ilk günahı da o an işler. Şirk koştuğu anda...

Şiirin her insanda aynı tesiri yaratmadığı muhakkak. Mutlak her insan şiirden farklı tatlar alır, tabi bazıları hiç tat alamaz. Bazıları da şiiri müzikten ayıramaz. Şiiri okurken mutlaka beyninde bir fon müziği vardır, o müziğe uyarak okur şiiri. Müzik bitince şiiri okuyamaz hale gelir. Bazılarında bu durumun dozajı yükselir, artık şiir olmasa da müzik vardır onlar için. Şiire gerek kalmamıştır. Ve haliyle şiire gerek kalmayınca şarkının sözüne de gerek kalmamıştır. Enstrümantal besteler beyninde yankılanıyordur artık. Duyguları notalarla anlatmaya başlar yavaş-yavaş. Sonra belli bir aşamadan sonra notalar, duygularını ifade etmekte yeterli olmamaya başlar. Ve kişi tekrardan kelimelere koşar. Kelimelerle hasret giderir, kelimelerle oynar, kelimeleri değiştirir, kelimelere anlam yükler. Kelimelerden imgeler türetir. Yazmaya, yaratmaya başlar. İşte ilk günahı da o an işler. Şirk koştuğu anda...

Şiir şairin işlediği bir günahtır. Cürmü şirk, ceremesi yalnızlıktır. Eski bir deyişte dendiği gibi, Tanrı olmak isteyen yalnızlığı kabul etmelidir. Ve şairler günahkârsa, şairleri ancak günahkâr olmayan birileri yargılayabilir. Yaratmak günah sayıldığı için yaratan değil, yaratılan günah olduğu için yaratılan değil; henüz yaratılmamış ve ilelebet yaratılmayacak varlıklar şairleri yargılayabilirler ancak. Bu şairlerin yargıya maruz kalmayacakları anlamına gelmez. Su, suyun içindeyse; yargı kalemin ucundadır şair için. Lakin unutulmasın: Her şairin yargıcı bir kalemse, o kalemi tutan şairin kendisi değildir. Aynı günaha malik günahdaş şairler birbirlerinin yargıcı olabilirler ancak. Bu durum önermeyi haklı çıkarır aynı zamanda: şairin kaleminin ucundaki kelam henüz yaratılmamıştır ve hiçbir şair en iyi dizesini yaşarken yazamayacaktır ki bu da o dizenin ilelebet yazılamayacağını doğrular.

Velhasıl: Şair olmak, zarar ömre!
Şairin gazabından ve bedduasından korunmanız dileği ile!

Altay Kenger

Caer De Disgracia

2 yorum:

  1. bir gün yasin mortaş hocamla şiirden konuşurken "şair olmak için bir bedel ödemek gerek, her şair bedel ödemiştir. hiçbir derdi olmayan şair de olamaz" demişti. yazınızı okuyunca o konuşmayı anımsadım. kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. şiirle kısıtlamazsak, sonuna kadar haklısın.

    YanıtlaSil