18.4.14

erkekler tuvaleti felsefeleri: kıskançlık

bugün okulda erkekler tuvaletinde ilginç sayılabilecek bir muhabbete tanık oldum. x,y ve z arkadaşlarım ayaküstü tartışıyorlardı. x, y'nin manitasının bacağına bakmış y x'in bakışını fark etmiş ve bu konuyu gündeme getirip ufaktan serzeniş ediyor. z'ye soruyor, "sen hiç arkadaşının bacağına bakar mısın?" z: "yatağa bile atarım" gibi bir yanıt veriyor. x ve y "yok artık" tarzında bir şey diyor ve gülüyorlar. ben bu sırada su döküyorum. y bana seslenerek "aga soruyu duydun, sen bakar mısın?" dedi. ben de tuvaletten çıkarken "dekolte varsa bakarım tabii ama o niyetle bakmam" dedim.

derse çıkarken ayaküstü kıskançlığın gerekli olup olmadığını tartıştık. genel kanı, dozunda kıskançlığın gerektiğiydi. ben o an aklıma gelen bir teori sundum. kıskançlık diye bir duygu olmasaydı. yani insanlar eşlerinin diğer insanlarla birlikte olmasına kızmasalardı ve toplumda çok eşlilik (önüne gelenle yatmak da diyebiliriz) olağan bir şey olarak karşılansaydı cinsel ilişkilerle yayılan ölümcül hastalıklar daha kolay ve hızlı yayılırdı ve insan nesli m.ö. 5000'li yıllarda falan tükenirdi. dedim.

kıskançlık sadece nüfus planlamasının kontrolden çıkmasını engellemiyor, insan ırkının tükenmesini de engelliyor galiba.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder