13.6.13

biyolojik saat ve büyümek

saate bakar bir genç, tesadüfen tam bir saate denk gelir. bir çift sayının yanında iki tane esas duruşta sıfır. tesadüf müdür değil midir orasını yaratan bilir. ben sadece yorum yaparım, bence tesadüf değil, nasıl ki bir bilgisayarın saati varsa insan beyninin de olmalı. ama nasıl oluyorsa insan o saat bilgisini algılayamıyor çoğu zaman, galiba, öyle şeyler yani. bu tip konuları uzun uzun düşünmek gerek. yani saat tam olarak tamı gösterdiğinde aklımız saate bakmamız için dürtüyor. biz de saate bakıp "aa saat tamı gösterirken yakaladım" diye seviniyoruz. çocuk gibi seviniyoruz. bu duruma batıl inançlar üretiyoruz hemen, "saati tam gösterirken yakaladım tek ayak üstünde 3 kez sekmezsem usame bin ladin dirilecek!"

evham yapmak için zaman, mekan kolluyoruz mirim. bir şeyleri anlatırken mesela demekten nefret ediyorum. bazen bazı insanlarla konuşurken 3 cümlede 1 mesela demek zorunda kalıyorum. bu, karşıdakinin anlattıklarımı dinlemediğini ya da dinliyorsa da anlamadığını gösteriyor. belki de göstermiyor, bu benim hüsnü kuruntumdur.

çocukça neşelerimiz var mirim. saati tam gösterirken yakaladık diye "eski sevgilime sms mi atsam?" deyiveriyoruz. kasten sms diyorum çünkü mesaj deyince bu sevimsiz durum sevimliymiş gibi algılanıyor. sms dünyanın en samimiyetsiz şeyidir.

belki ilerde çocuklarımızı doğuran kadınların "eve gelirken yoğurt al" mesajı atması için sms teknolojisi var. belki de justin seloğlu'nun yeni albüm çalışmalarını sınıftaki gıcık arkadaşa duyurmak için. bu gerçekten zor bir soru mirim, yanıtlayamam ehline müracat edelim.

hani insan sevdiğinin göğsüne kafasını koyar ve uyumaya başlar ya tam uykuya dalarken küçük bir titreme gözlemlenir. bu titremenin sebebi şeymiş, beyin uzun süre uzuvlardan mesaj alamayınca "öldü mü lan bu?" diye telaşlanıp tüm organlara toplu mesaj gönderiyormuş. o titreşim ondanmış yani.

şimdi büyüdük tabii mirim, eskiden mahalle maçlarının skorlarını hesaplamakla meşguldük şimdi faturalar ödüyoruz büyük abilere. bizim sokağa pazartesileri belediyenin sinek zehirleme aracı gelirdi. şimdiki gibi pazartesi sendromumuz yoktu o sebepten. eskiden saati hep tam gösterirken yakalardım şimdi tamı 1 dakika geçiyor. hatta bazen saat yarımı gösteriyor.

fotoğraf makinaları sırf ruslar güzelliklerini ölümsüzleştirsin diye üretilmiyor mirim.