Kasım ayını karşılamaya son saatler kala bu yazıyı sizlerle paylaşıyorum.Safa kardeşimin yeni bir fikir olarak bizlerle paylaştığı her ay bir konu hakkında yazılsın fikrinin ilk ürünü olan bu yazı sizlerle.
Blok Flützedelere İthafen
Öncelikle hepimiz çocukluk döneminden bu yaşa kadar müzikle haşır neşir olmuşuzdur.Mutlu olduğumuz veya üzüntülü olduğumuz an,dostumuzla paylaşamayacağız olaylara bir şarkı sana yarenlik eder.Hoşlandığın bir kız vardır ve sen o kıza açılamamışsındır o an çalan bir şarkıyla ona seslenirsin ama onun haberi olmaz.
Benim müzikle ilk tanışmam aslında Annemin anlattığı anı bende ve annemde derin bir iz bıraktı.
Ev hanımı olan annem,ben ve kardeşimle uğraşmaktan ev işlerine yetişmeye zorlandığı anlarda veya uyutmakta sıkıntı çektiği zamanlarda şarkılar büyük yardımcı olmuş.
Yine ev işlerinin yoğun olduğu zaman ben yeni yeni emekliyorken mutfakta çalan şarkıyla arkama bakmadan kaçışım ve oturma odasına sığınışım şu an hatırladığında bile gülmesine sebep oluyor.
Bu arada şarkıyı merak eden arkadaşlara Zülfü Livaneli Kan Çiçekleri
Şarkıyı bilen arkadaşlar şarkının can alıcı bir girişi vardır sazlar ve davulla işte o müzik başladığında ben arkama bakmadan kaçış o kaçış.
Bunu anne ve babamın teybe beni uyutmak için kaydettikleri kasetler izledi.
Belirli bir zaman sonra hatırladığım babamın eve oyuncak iki adet sazla gelmesiydi.Hatırladığım kadarı ile saz pembe içinde köy resmi ve köyün içinden dere akıyor.
Çocuk aklıyla biz onu oyuncak sandık,kardeşimle bir birimize vurmaya başladık.
Babam birbirimize zarar vermemize sinirlenip sazları saklayınca ilk müzik aleti tecrübemiz hüsranla sonuçlandı.
Daha sonra aklım ermeye başladığında olaya Sadi dayım el koydu.Her misafirliğe gittiğimizde ilerleyen saatlerde kasetçalara hayranı olduğu Cem Karaca kasetleri koyar şarkıları üstüne anne babamla konuşurlardı.
Kardeşim ve kuzenimle Raptiye Rap Rap şarkısını oyun haline getirmiş masanın etrafında asker adımlarıyla turlardık.
Şu an müzikal alt yapımın temelini Cem Karaca oluşturdu.Cem Babaya Göğe selam olsun.Okul zamanı gelip başladığında sıkı bir müzik sever ve Anadolu Rock tabir edilen türün dinleyicisiydim.Cem Karaca Barış Manço şarkılarını ezbere bilir söylerdim o dönem Haluk Levent müzik dünyasında adını duyurmaya başladı.
Akdenizli uzun saçlı bu genç adam yeni nesil Anadolu Rock sanatçısıydı ve takip etmeye başlamıştım.
Adanalı olan sanatçı her sene Mersinde konser verir ve bende her konserine gitmeye çalıştım.
Hatta bir ara 38 derece ateşle konsere gittim,konser esnasında ter atınca kendime gelmiştim
.Diyeceksiniz bu kadar iyi müzikseverin Müzik dersi 5 olur.Yanılıyorsunuz sevgili kardeşlerim.
İnanıyorum sizlerde benim gibi 90 dönemi öğrencileri blok flüt denen müzik aletinin gazabına uğradınız.
Hocamız selam olsun bu arada öğrettiği eserler Ay dede,küçük çoban vb nadide eserlerdi.
Bizim o eserleri sözlüde eksiksiz çalıp bitirmemiz bekliyordu.Bir sözlü esnasında adımı duydum tahtaya kalktım.
İsmail Ay dede eserini çalmanı istiyorum dedi e istemek hakkıydı hocanın.
Hocam dedim Ay dede çalamıyorum ama onun yerine Haluk Levent çalsam olur mu dedim gayet masumane bir cevapla.
Hocam hayır al çalabilen birini çıkın dışarda çalışın dedi
.Biz çıktık arkadaşımla okulun etrafında tur attık simit şalgam keyfi yaptık çıktık sınıfa.
Hocam çalıştın mı dedi yok dedim ve kaçınılmaz son 0 aldım.
Evet müzik dersim 0 düşecekti ve hoca annemi çağırdı.
Annem oğlumun neden yeteneği yok diye üzüldü tabi bana o hocadan org dersi aldırdı itiraf ediyorum zorla.
Bir hafta gidiyorsam derse iki hafta gitmedim.Sonuç olarak senin oğlanda yetenek yok denildi.Annem haklı olarak üzüldü tabi ama yıllar sonra bakın neler oluyor.
O dönem Haluk Levent her sene Mersine gelmeye devam ediyor ve ben konser esnasında bateriste ve bateri çalmasına odaklanıyordum.
Finale az kaldı sevgili okuyucular.
Liseye geçtiğimde artık bende bir bateri merakı başlamıştı.
Okul çıkışlarında müzik aletleri satan dükkanların önünden geçer dakikalarca bateri ile konuşurdum.
Seni bir gün alacağım,çalacağım,bu hayattan kurtaracağım gibi.
Lisenin sonlarına doğru okulda bir konser düzenlenecekti bir hocamızın oğlunun grubu sahne kurma işlemi bizim sınıfa verilmişti.Tiyatro salonuna girdik müzik grubu ekipmanlarını kurmuş hava almaya çıkıyorlardı.
Ben dayanamadım geçtim baterinin başına çalmaya başladım,çalma dediğime bakmayın halı silker gibi bam güm vuruyorum.
Sesi duyan grup elemanları geldi aramızda sözlü tartışma çıktı ne hakla çalarsın vs o an dedim ben bu aleti çalacağım bir grup kuracağım konser vereceğim bu okulda ve siz dağılmış olacaksınız.
Öss sınavı zamanı dershanede tvde bir grup dikkatimi çekti Gece Yolcuları.Unut Beni şarkısını bilirsiniz.
Şarkıyı bilen arkadaşlar hatırlamıştır bilmeyenler için 5 kişiden oluşan grup eski bir arabanın üstünde oturur ve Unut Beni Sevgilim Ben Unutmuyorum diye haykırır.Bu grubu beğenmiş ve takip etmeye başlamıştım.Mersine konsere geleceklerini duyduğumda konsere bilet aldım ve tek başıma gittim konser salonuna.Konser başladı ve ben grubun tüm şarkılarını biliyor eşlik ediyordum.Grubun dikkatini çektim konser bitimi grup otobüse binerken yakaladım onları.Dedim bende bir grup kurmak istiyorum bateri çalmaya niyetim var.Grup elemanlarının söylediği bir söz benim için milat oldu ''Hayallerinin peşinden git''.Bende öyle yaptım daha bateri çalmayı bilmiyorken grup kurdum.Tatlı salonunda çalışıp bateri aldım ve kursa gittim daha sonra Albatros adını verdiğim grubu kurdum.
2006'dan bu yana pop rock tarzında şarkılar çalıyor,yer yer sahne alıyor,besteler yapıyoruz.
Yazarlar kısmından grubumun bağlantılarına ulaşabilirsiniz
Yazıyı sıkılmadan okuyan tüm dostlara teşekkürler.
Bateristin Baget Sesi